Bir önceki yazımızda devam edeceğiz demiştim. Tahmin edeceğiniz gibi üçüncü kadehten sonra yazmayı bırakıp şarabın keyfini çıkartmaya başladım. Güzeldi. Bu sefer konudan konuya atlamadan, başlıkla alakasız sohbetler açmadan temel şarap tadımından bahsedeceğim. Her zaman söylerim ve tekrar ediyorum. Ben şaraptan anlamam ve tadım işini öğreneceğiniz son kişi benim.
Hepimiz sürekli birçok şey içiyoruz. Ayran, çay, kola, kahve, bitki çayları, soda, su ve hepsi ağzımızdan geçerken tatlarını alıyoruz. Şayet şarap virüsüne yakalanmamak istiyorsan diğer sıvılardan ayrı tutmana gerek yok. İç gitsin. Fakat amacın gerçekten şarap tatmaksa okumaya devam etmelisin. Şarap denilen güzel nimet diğer içeceklerden daha karışık bir konu ve sen beyaz peynir tadabiliyorsan şarap da tadarsın. Peynirin lezzeti hakkında yorum yapabiliyorsan şarap hakkında da yorum yaparsın. Kahvaltı alışverişinde tercih ettiğin peynir markaları varsa bir süre sonra tercih ettiğin şaraplar da olur. Az önce şarabın daha karışık olduğundan bahsetmiştim. Gerçekten bir yudum şarap içinde o kadar farklı tatlar barındırır ki güzeline rastladığında damağını şaplatmadan, yudumlarını küçültmeden, sürekli koklamadan duramaz olursun.
Geldik işin temeline. Şayet bu nimeti soğuk ayran gibi lüpletirsen sadece içmiş olursun. Üstelik paran da boşa gider. Yani lüpletmek için, sarhoş olmak için şarap içiyorsan cüzdanını hafifletmene gerek yok. Tadımın en temel iki kuralı vardır. Dikkat ve yavaşlamak. Şayet kalabalık ve gürültü seni etkiliyorsa üçüncü kural olarak sakin bir ortamı da sayabiliriz.
Dikkat!
Şarabı ne kadar dikkatli içersen o kadar çok sırrını seninle paylaşır.
Yavaşla!
Ne kadar yavaş davranır ve ağırdan alırsan şarap da o kadar keyif verir. İlk kadeh ile ikinci kadeh arasındaki farkı keşfedersin. Sabırla havalandırmanın sonuçlarına damağın ile şahit olursun.
Evet efenim. Programımızın bana ayrılan bölümünün sonuna geldik. Tadım konusuna devam edeceğiz.