KARAOĞLANLAR GELDİ!

Merakla beklenen Karaoğlanlar teşrif ettiler. Anatolian Vineyards Ecole du Vin d’ Istanbul’dan Suna Hanıma ilgisi için teşekkür etmeden yazıya başlamamak gerek :) Efenim teşekkürler, sayenizde nefis şaraplara kavuştuk.

Aslında epey oldu şaraplar geleli lakin tahmin ettiğiniz gibi fazlası ile vaktimizi aldılar. Zevk sahibi damaklar ile toplanıp türlü şaraplar tadıp en sona Karaoğlanları sakladık. Ancak bu gün yazabiliyorum. Genel olarak tepkiler güzel oldu, elbette ikinci kadehten sonra :) Biraz kadehte havalandırmakta fayda var. Sanırım asit oranının yüksek olması oksidasyon sorunu varmış gibi bir algı yaratabiliyor. Gerçekten ilk yudumda bu kanıya kapılabilirsiniz ama aceleci davranmamak gerek. Mütevazi kavımda sürekli bulundurmak isteyeceğim gayet latif bir şarap kendisi. Özellikle belirtmem gerek bizim yemeklere şahane uyum sağlar diye düşünmekteyim. Şahsen etli güveç kuru fasulye ile Boğazkere içen biri olarak suşiden ve türlü yabancı mezeden uzak durmaktayım. Dolayısı ile Boğazkere, Öküzgöz üzümlerinden mamul şarapları sofradan eksik etmem. Bunlara bir yeni şarap daha eklendi :) Elbette Karaoğlan. Günlerdir Karaoğlan diyip duruyorsun, içenler ne söyledi, sen zaten beğenmişsin diyorsan hemen aktarayım.

Son zamanlarda sürekli şarap tadımı yaptığımız ve en az benim kadar ziyadesi ile yiyen içen arkadaşların yorumları şöyle:
Biraz daha yumuşak bir tadı olabilirdi.
İlk kadehte nedense sorunlu bir şarapmış gibi geliyor.
İkinci kadeh daha güzel gidiyor.
Meşe aroması var, kirazımsı tatlar var.
Sevdim ben bunu, güzel bu.

Efenim tadı dışında etiketi ucuz göründü arkadaşların gözüne, tasarım konusunda uzman addettiğimiz bir ressam şarap sever varken etiket konusunda konuşmak bana düşmez. Bir başka zevk sahibi damak ise isimlerdeki Türkçe karakterlere takıldı. Uluslararası pazarda telaffuz zorluklarını aktardı. Belki de haklıdır. Hem fikir olmadığımı yazmama gerek var mı bilmiyorum :) Beni sevindiren kısmı Türk Şaraplarının uluslararası pazara gideceğini ve orada başarılı olması gerektiğini düşünmesi. Umarım gideriz ve Türkçe karakterlerimiz ile boy gösteririz.

Efenim özetle, yakında market raflarında görmeye başlarız. Çekinmeden alınız ve tüketiniz. Humuslu kuru etlerin üzerine bol baharat ve biraz acı sos dökünce “yok daha neler” diyenler olsa da, Karaoğlanın bu baharat ve acının hakkından geldiğini üstelik bunu kibarca yaptığını fark edince yeni kadehler talep edildi :)

Yazılarımı sürekli okumayanlar için belirtmek gerek, ben siyah çikolata ile kırmızı şarap içen, hatta çikolataya küçük bir dilim ekmeğin eşlik etmesine bayılan biri olarak sizlerin damak zevkini etkilemek istemem :) Fakat ilk fırsatta kuru patlıcan ile bir güveç kebabı yaparak Karaoğlana eşlik etmesini sağlayacağım. Üstelik abartmış olmayayım ama bulgur pilavına bile uyum sağlayacağı konusunda ısrarcıyım. Şu sıcaklardan bir kurtulayım, ağır yemeklerimize eşlik edecek şarapların peşine düşmüş olacağım. Karaoğlan konusunu açmışken Arapgir yöresinin yemeklerini merak etmiş ve çalışmalara başlamıştım ki sanal alem imdadıma yetişti. Güzel bir kitap buldum fakat henüz edinemedim bir tane. İlginizi çeker belki, Göldağı’nın Güldestesi: Arapgir

Yakın zamanda bir kaç tarif aktarırım bu kitaptan. Çok sevdiğim yayınevlerinden olan Kitapevi çıkartmış. Uzun zamandır Cağaloğlundaki satış mağazalarına gidip kitap kokusu eşliğinde sohbet etmemiştim. Kitap severlerdenseniz muhakkak uğranması gereken bir yerdir. Kendi kitaplarında ciddi indirimler yaparlar ve bir çok yayınevinin kitaplarını bulabilirsiniz.

Detaylı bilgi şu sitede: http://mutfaktazen.blogspot.com/2008/10/gldann-gldestesi-arapgir.html