ŞARAPÇILIĞIN İLK YÜZ YILI ZORDUR. PEHHH!

Âlâ Ukala Şarap Lordu
Âlâ Ukala Şarap Lordu

Efenim şimdi benim gibi yeni yetme şarap severlerin arasından, yine benim gibi aklı evvel, çenesi düşük, ahkâm kesmeye bayılanlar çıkar. Bunların çoğu oradan duyduğunu buraya, buradan duyduğunu oraya taşır. Biraz tarihe hayran, mavi kana seyran olanlar bu camiada “eski dünyacı” olarak anılan gruba hoş bakar. Eskisi yenisi pek umurunda olmayan, lezzetin peşinden gidenler lafı sözü uzatmaz, eski yeni bakmaz şarap varsa içer :) Onlara da “yeni dünyacı” adı verilir. Bu yeni dünyacılar şaraba olan saygılarını yıllara, etiketlere, bir takım kısaltmalara veya ailelere göre göstermekten ziyade keyifle şarap tüketerek gösterirler :) Şimdi sen yine adamın attığı başlığa bak dem vurduğu meseleye bak diyeceksin. Hayır, aslında yakinen alakalı bir konudan bahsediyorum. Bakınız birkaç cümle size;
Şarap dünyasında olmuşlar ve olmamışlar vardır.
Şarapçılığın ilk yüz yılı zordur.
En iyi şaraplar Fransadan çıkar.
Ülkemizde kontrol yok ki şaraplarımız kaliteli olsun.

Bu cümleler dursun aklının bir kenarında. Ben başka bir açıdan yüzlerce yıllık şarapçıların durumuna bakalım istiyorum. Şimdi efenim diyelim ki adam LORD! Bakınız halen lordlar var dünyamızda :) hoş yakın zamanda bu unvanların iptali tartışılmaktaydı. Aklın yolu bir :) Belki çoktan iptal edilmiştir. Her neyse :) Diyelim ki adam lord lakin kafa çalışmıyor. Nasıl tanımlasak, kusur var beyninde. Genel geçere uymuyor lakin uymamak ile bir marifet sergilemiyor. Sergilediği tek marifet aptallıkları ve densizlikleri ama adam LORD! Şimdi diyelim ki benim büyük büyük büyük dedemin dedesinin dedesi İnkalardan beri şarap yapıyor. Canımın içi, yani biz 11. yüzyıldan beri şarap yapıyoruz :) Al iç bakalım bunu diye sirke gibi şarabı versem sana ne diyeceksin? Sağlığınıza duacıyız paşam elinize sağlık mı? O zaman aklı kıt lorda da yakışır bir selam duruver :)

Devam edelim efenim, böyle kendi sitende ahkâm kesmek gibi dayanılmaz bir aktivite daha yoktur. İnanın bana, gidin bir site yapın kendinize. Verin veriştirin, çok eğlenceli :) Yahu bunları okuyup ve dahi çok ciddiye alıp, hemen ardından ağza alınmadık küfürler yazanlar filan var :) Ben de sadist miyim neyim akıllanmadım halen :)
Ne diyorduk? Devam ediyorduk. Evet, şimdi şarapçılığın ilk yüz yılı için fıkralar anlatılır. Efenim neymiş, Dursun sormuş arkadaşı Sör Edwird Zümgil’e. İşte efenim demiş ki, şarapçılık zor mu demiş. Beri ki keh keh demiş, ilk yüz yılı zor demiş… Pehhh! Başka bir konuya atlayıp geri döneceğiz efenim. Devam edelim durun, gitmeyin bir yere :) Rahip bir matematik dehası var, ismini cismini unuttum. Adamcağız formüller oluşturmuş. Matematik ile her sorunun cevabını verebileceğini iddia etmiş. Merak etmiş formüllerini incelemiştim. Tuhaf bir işaret gördüm formüllerde. Anlamı “Tanrının Parmağı” demekmiş… Bak sen akıllı dehaya :) Olasılık hesabına, risk hesabına kolay çözüm. Bizim millet buna kader diyor :) Hadi ben tanrının parmağı olarak devam edeyim ve konumuza bir daha geri döneyim. Ne çok yere gittik geldik böyle :) Şimdi efenim yine kendime unvan vereceğim ve bu sefer Duc de France Erkan olacağım he he a :) Bağlarım da var Fransanın en güzel yerinde. Zaten Paris kontu ve Fransa Düküyüm :) Şarap üretiyorum. Şişelerimin üzerine türlü etiketler, mühürler, horoz resimleri eklemek için yeterli denetimden geçmişim. Şimdi parçaları tamamlayalım. Ne demiştik? Tanırının parmağı. Sen tut bu parmak bizim bağlara bir gram yağmur gönderme. Hep güneş hep güneş, tam bağ bozumu zamanı dualarımız gecikmeli olarak cevap bulsun ve yağmur insin mi bol keseden. Ne oldu şimdi? Koskoca Duc de France Erkan bağlarından şarap mı çıkar :) Bak ben bile iki üç yıl şarap içme ile bu soruya: “Çıkmazzzzz!” diye cevap verebiliyorum. Peki, efenim şimdi nerede kaldı yüz yıllık şarapçılığım nerede kaldı bağlarım. Mevsimler değişiyor, bakalım eski dünya şarapçıları neler yapacak. Merakla bekliyorum :) Bizim memlekete dönelim şimdi. Duc de Bozcaada Corvus desek… Yok olmadı. Biz de “de” eki kullanılmaz. Biz toprak sahipliğine veya bu toprağın nerede olduğuna göre isim vermeyiz. Kimin oğlu ve nereli olduğuna göre “i” kullanırız, onu da şapka ile yazarız. Bu nedenle Corvus için şöyle demek uygun olur. Corvus-i Bozcadayî… He he a :) Tamam çok doğru olmadı kabul ama eğleniyorum şurada, bozmayın keyfimi. Reşit Beyin adını kullanmadım firmasının adını örnek göstermeyi daha münasip buldum. Memlekete dönmüş bakıyorduk. Şimdi Corvus şaraplarına ne buyurulur efenim? Peki Büyülübağ? Peki Umurbey? Peki Selendi? Bak saymakla bitmedi. Bu firmaların şarapçılık ve bağcılık ile iştigal süresini toplasak yüz sene etmiyor. Tüh, ben ölmeden iyi bir şarap içemeyeceğim memleketim de :) Ne de olsa ilk yüz yılı zor bu işin… Zor mu kolay mı? Yeni firmaların şarapları iyi mi, hoş mu denemek çok kolay :) Eskileri denemeye kalkarsan biraz pahalıya patlayabilir ve inan bana ödediğin paraya değmez :) Eh yeter bugünlük. Daha Bodrumdan gelen nefis Zinfandeli yazamadım. Çamlıbağları yazamadım. Yazamadığım ne çok şey birikti. Çok yedim, çok içtim bu ara :) Yazmaya vakit kalmadı ama içtiğim şarapları hızlıca yazabileceğim bir site üzerinde çalışmalar sürmekte :)

Bu yüz yıl sözünü Âlâ Ukala Şarap Oburu olarak beş yıla çeviriyorum. Şarap için bağcılık yapmanın ilk beş yılı zordur. İşini adam gibi yaparsan sonrası çok keyifli olabilir :) Mesela acımadan budama yapar… Hehe a :) Tamam be tamam susuyorum :)

Yayım tarihi
AHKÂMLAR olarak sınıflandırılmış

2 yorum

  1. Çok ilginç ama bir o kadarda farklı bir göz ile doğru noktalar yakalanmış… Hiç böyle düşünmemiştim.

    1. Merhaba Sinan Bey :)

      İltifat için teşekkürler efenim :) Farklı bir gözle bakıyor olmamın sebebi sanırım şarap dünyasında pek yeni olmam :) Çok şey bilmediğin konu üzerinde konuşmaya başlayınca mecburen farklı bir yerden bakmış oluyorum :) Şarap konusunda uzman birisi saçma bulabilir belki ama benim şu anda durduğum yerden, mevcut bilgilerim ile bakınca görünenler bunlar :) Öğrenmeye çalışıyorum yavaş yavaş :)

      Sevgiler :)

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir