DEDELERİN ARDINDA

Dedemi Şarap Yaptı da Biz mi içmedik?
Dedemi Şarap Yaptı da Biz mi içmedik?
Dedemi Şarap Yaptı da Biz mi içmedik?
Dedemiz Şarap Yaptı da Biz mi içmedik?

Aylar oldu iki satır yazamadım. Onca şarap içildi nice güzel ile teşviki mesaimiz oldu lakin paylaşacak vakti bulamadım. Doğal olarak elim, dilim şişmiş. Dün bir şarap reyonunun başında şişeleri süzerken çevredeki konuşmalara kulak kabarttım. Kocamandır kulaklarım, her şeyi duyuveririm :) Tamam yahu dinledim işte insanları. Bir süre peşlerinde dolandım. Şarap sever oldukları her hallerinden belli. Mıncıklamadık şişe bırakmadılar. Pazarda olsalar tezgahtar kovardı bunları. Velhasıl ağızlarından düşmedi Master of Wine puanları. Efenim şu kadar liralık şarap varmış, bilmem kaç puan almış…

Girişi yapmış olduk. Saygı duyduğumuz bir müessese Master of Wine hadisesi. Öyle boru değil dede olmak. Zor iştir, kolay değildir lakin boş iştir be kardeşim :) Geçtiğimiz yıllarda ben de dikkatle takip ettim, ne puan verdiler, ne dediler, kim neyi beğendi hepsini öğrendim. Gel gelelim artık itibar etmiyorum dedelere. Bizim memlekete geldiklerinde dengeleri bozuluyor, endazeyi kaçırıyorlar. Havasından mı suyundan mı bilmem şaşırıyorlar. Belki de bizim mutfağın nefis yemekleri ile tanışınca damaklarının ince ayarı bozuluyor. Hatta bol yağlı yemeklerimizden damaklarını ince bir tabaka dahi kaplıyor olabilir. Üç yüze yakın şarabımızdan pek azını fevkaladenin fevkinde bulmuşlar. Kusura bakmasınlar ama bizim şaraplar bu kadar az puanı hak etmiyor dedeler :) Üstelik sizin damakların bizim damakları anlaması imkan dahilinde değil. Hayır bir de anlayamadığım konu şu: Nasıl olurda aynı şarap sizlerden bu kadar farklı puanlar alabilir. Hani 3-5 puan oynasa aramızda lafı olmaz dedeciğim. Lakin arada 15-20 puan varsa ‘Dede ne yaptın!’ diye sormak icap eder. Farzdır. Bir Türk büyüğü Cem Yılmaz olsa bir puan için üretici nelerini feda ediyor konulu konferans verir. Dedem tutmuş işkembeden sallamış puanları.

Yahu harbiden dedeleri işkembeciye götürdünüz mü? Tuzlama olsun ne bileyim kelle paça olsun yediler mi? Haydi toparlayalım. Deden olsa güvenme baban puanlasa inanma canım benim. Senin puanın sende gizli. Puanımız içinde :) Al şarabını ve kendin değerlendir. Bu puanları veren adamların ne bizim mutfaktan haberi var ne de bizler gibi bir damakları var. Yerli üreticinin adam gibi yerel üzümlerden yaptığı şarapları al ve iç. Puanmış, ak sakallıymış, mastırmış üstatmış kimseyi de dinleme :)

Hadi canım, afiyet bal şeker olsun evin şarapla dolsun :)

2 yorum

  1. Valla geçen bizim oğlanın doğum günü vesilesiyle ben de bir iki şişe ‘iyi şarap’ aldım. (ama o her şarabı elleyen arkadaşlardan biri ben değilim:) Biraz sezgi, biraz da bilgiyle yolumu buldum işte, çok anladığımdan değil. İsim zikretmeyeyim (veya edeyim mi bilmiyorum ki) ama nihayet koklayıp, ağzımda tarttıktan sonra biraz da zaman tanıyıp içtikten sonra ‘vaaay be’ olmadım, kimse olmadı. Tamam şaraplar iyi, iyi de üçte biri fiyatına aldığından daha çok zevk alıyorsan, gönlün daha ferah oluyorsa ne diyeceksin. Tuttuk üçün birini mi? Neyse şaraplar içildi, pastalar, yemekler, hediyeler gırla, keyifler yerinde şükür halimize. Acaba evde içecek ne kaldı diye düşünürken eniştenin bir ara memleketten kendi imalatı şarap gönderdiği aklıma geldi. Kavımın (yani hububat dolabının alt bölmesinin) bir köşesinden çıktı. 1,5 litrelik pet şişe, belli çok kullanılmış, güneşte kalmış, yazıları solmuş ve içinde enteresan renkli bir sıvı. Nar suyu da olabilir, şalgam suyu da. Hani enişte de iyidir hoştur ama cimridir, rakısından hele şarabından kimseye kolay kolay göndermez. Yaşlanıyor herhalde diye düşünmüştüm babam ‘eniştenden şarap var deyince’…
    İçer misiniz enteresan bir şey var dedim millete, fark etmez ver dediler.
    Kamera o esnada çalışıyormuş, dileyene izletebilirim, ilk yudumu alan herkesin tepkisi şu oldu: ‘Bu ne!’ Sonra da ‘Şişesini göster’ Yok şişe mişe enişte şarapçılık mahsulü deyince hayal kırıklığına uğradılar. Enişte marka olsa, bir yerlerde satsa bunu o akşam 100 şişe garantilemişti. Şarap toy olmakla birlikte hem yoğundu (veya gövdeli deyin isterseniz), hem de kendine has tatlımsı ve çok az ekşimsi bir meyve aroması vardı. Ve asıl kokusu olağanüstüydü. Yarattığı mayhoşluk ise izlemeye değerdi…
    Sonra, pet şişenin son damlasını kadehlere akıttıktan sonra, neden böyle oluyor diye konuştuk.
    Damak meselesi mi, özen meselesi mi veya bize hakikaten 3. sınıf şeyleri mi çakıyordu çoğu üretici. Desen ki fiyatı tek rakamlı bir şarapla kıyaslıyorsun o da değil…Nihayetinde enişteyi seri üretime koşamayacağımıza karar verip son zamanlarda içip beğendiğimiz şaraplara çevirdik konuyu, son kadehlerin tadı damağımızda kaldı…

  2. Şarap tanıtımında çok mükemmel bir site,damak tadını arıyanlar için mutlaka incelenmesi gerekir.Emeğinize sağlık.Uzun zamandır beğenerek takip ediyorum.

Hüseyin Korkmaz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir